gülseren budayıcıoğlu

türk televizyonlarını ve dizi sektörünü bu dönem ele geçiren kadın olarak kendisini hatırlayacağım. zaten yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz dünya ve pandemi süreci yeteri kadar psikoloji bozan türden şeyler değillermiş gibi bi de son zamanlarda bu diziler türedi. ''gerçek hayat hikayesinden alıntı'' gel kardeşim gel sen de ağzıma tükür. şimdi diyeceksiniz izleme o zaman diye, evet zaten izlemiyorum lakin herhangi bir sosyal medya platformuna girdiğiniz an bile fragmanını, bir sahnesini görüyorsunuz ya da televizyon izlerken bile karşınıza çıkıyor. ee evdekiler de izleyince maruz kalıyorsunuz maalesef. hepten delireceğiz diye korkmuyor da değilim. dizilerde verilmek istenen alt mesaj çok güzel, çoğu zaman vay be ben de tam olarak bunun gibi bir şey yaşadım ya da evet bu hissi biliyorum dediğiniz anlar ve yerler oluyor hiç olmasını istemesem de. yine de bizi sal artık be ablam nolur bir tane daha kitap yazayım deme çünkü izlerim........

bu kadının dizilerini görünce kaçıyorum hemen. gerçi türk dizisi diye bir sektör kalmadı artık dram ve şiddetten başka bir halt yok. bir de psikolojik şiddet eksikti o da oldu. tek bir artısı var bu kadının dizilerinin, psikolojik rahatsızlıkların önemli olduğunu ve bunun utanılacak bi şey olmadığını halka göstermesi. bizde genelde deli derler diye saklarlar ya bu mevzuları.

galiba, şu an piyasadaki tüm sikik diziler bu şahsa ait. allah belanı versin senin! o dizilerden gelen parayı nasıl gönül rahatlığıyla yiyorsun, aklım almıyor. olur da bu satırları okursan eğer, şunları duy isterim; “bir insan sırf para kazanmak için her şeyi mübah göremez! bu yüzden biraz erdemli ol ve bu ülke insanının yakasından düş!” ayrıca; (#4142892) *** az bir şey araştırma yaptım, kendisi 1947 doğumlu, yılların psikiyatr'ıymış! hastalarıyla olan özel görüşmelerinden kitaplar yazıp onlardan dizi çektiriyormuş. vay be! milletin hem mahremiyetine saygı duymuyor hem de onun üzerinden para kazanıyor. güzel iş ahlakı varmış. tebrik ederim. lan insan biraz onurlu olur. o kitaplar yazılıp diziler çekilirken, her şeyi değiştirsen bile aynı olayı gören bir insan yine o travma anına dönecek ve senin yüzünden üzülecek. bunu insanlara yapamaya ne hakkın var. yazacaksan, oturup kendin bir hikaye uyduracaksın. insanların özel hayatını değil. çünkü sana özelini anlatan o insanlar, yardıma muhtaç kişiler. para verip senden destek alıyorlar. almışlar. sabah sabah çok kıl oldum hatuna. öyle böyle değil. zihnimde, vicdanını tamamen yemiş, tam bir şark kurnazı profili oluştu gözümde. ha bu arada, tüm bu boktan dizilerin pandemi dönemine denk getirilmesinin asla tesadüf olduğunu düşünmüyorum. bilerek yapıyorlar. insanların son gardını da düşürmek için. yemeyin bu numaraları. ve gardınızın düşmesine asla izin vermeyin. kendinizi, her türlü yozluktan koruyun!

Acaba dizilerde kendi hikayesini göremeyen hastaları "benim yaşadıklarımı anlatılmaya değer görmemiş hanımefendi!" deyip depresyona giriyor mudur? Bundan güzel yaz dizisi olur, benden söylemesi. Bir de güzel ya da yakışıklı partner eklersin olur biter.

hanımefendiye birisi gidip hikayemi satmış, o da “hastamın hikayesi” diye kitap yazmış, yemin ederim şoktayım.